5 Kasım 2024 Salı 16:26:28

RCAST.NET

A'dan Z'ye Dokunaklı Türkü Sözleri

A'dan Z'ye Dokunaklı Türkü Sözleri

A'dan Z'ye Dokunaklı Türkü Sözleri

Türk halk müziği, Türkiye'nin farklı şehirlerinde farklı formlarda Türkçe söylenen sözlü eserlerin tümünü kapsar. Klasik Türk halk müziğinde, ülkemizin hemen her yöresinden derlenmiş birçoğu da artık anonimleşmiş türkülerden öyle türkü sözlerimiz vardır ki aradan yüzyıllarca zaman geçmiş olmasına rağmen önemini korumayı başarmıştır. Besteleri ve güfteleriyle halk türkülerinin en güzel örneklerini derledik.

ODAM KİREÇTİR BENİM (Seyitgazi.)

Odam kireçtir benim

Yüzüm güleçtir benim

Soyun da gir koynuma

Terim ilaçtır benim

 

Odam kireç tutmuyor

Kumunu katmayınca

Sevdan baştan çıkmıyor

Sarılıp yatmayınca

 

Baba ben dervişmiyem

Kürkümü giymişmiyem

Ben sevdim eller aldı

Niye ben ölmüşmüyem

 

Odanı kireç eyle

Yüzünü güleç eyle

Soyun da gir koynuma

Terimi ilaç eyle

GÖNÜL GURBET ELE GİTME (Karacaoğlan)

Gönül gurbet ele gitme

Ya gelinir ya gelinmez

Her güzele gönül verme

Ya sevilir ya sevilmez

 

Gel güllüm gel, gel tellim gel,

Gel nazlım gel.

Geley geley hey

 

Has bahçenin gül ağacı

Kimi tatlı kimi acı

Benim derdimin ilacı

Ya bulunur ya bulunmaz

 

Gel güllüm gel, gel tellim gel,

Gel nazlım gel.

Geley geley hey

 

Deryalarda yüzer bahri

Doldur ver içeyim zehri

Zalım gurbet elin kahrı

Ya çekilir ya çekilmez

 

Gel güllüm gel, gel tellim gel,

Gel nazlım gel.

Geley geley hey

 

Karacaoğlan çıksa yola

Hızır yardım etse kula

Yar denilen demir kale

Ya alınır ya alınmaz

 

Gel güllüm gel, gel tellim gel,

Gel nazlım gel.

Geley geley hey

 

ALLI TURNAM (Hacı Taşan)

Allı turnam bizim ele varırsan

Şeker söyle, kaymak söyle, bal söyle

 

Gülüm gülüm, kırıldı kolum, tutmuyor elim, turnalar hey

Ah gülüm gülüm, yar gülüm gülüm,

kız gülüm gülüm turnalar hey

 

Eğer bizi sual eden olursa

Boynu bükük, benzi soluk yar söyle

 

Gülüm gülüm, kırıldı kolum, tutmuyor elim, turnalar hey

Ah gülüm gülüm, yar gülüm gülüm,

Kız gülüm gülüm turnalar hey

 

Allı turnam ne gezersin havada

Arabam kırıldı kaldım burada

 

Gülüm gülüm, kırıldı kolum, tutmuyor elim, turnalar hey

Ah gülüm gülüm, yar gülüm gülüm,

Kız gülüm gülüm turnalar hey

 

Ne onmamış bir kulmuşum dünyada

Akşam oldu allı turnam dön geri

 

Gülüm gülüm, kırıldı kolum, tutmuyor elim, turnalar hey

Ah gülüm gülüm, yar gülüm gülüm,

Kız gülüm gülüm turnalar hey

 

GÜZEL NE GÜZEL OLMUŞSUN (Karacaoğlan)

Güzel ne güzel olmuşsun

Görülmeyi görülmeyi

Siyah zülfün halkalanmış... aman aman

Örülmeyi örülmeyi

 

Mendili yuğdum arıttım

Gülün dalında kuruttum

Adın ne idi unuttum... aman aman

Sorulmayı sorulmayı

 

Çağır Karacaoğlan çağır

Taş düştüğü yerde ağır

Yiğit sevdiğinden soğur... aman aman

Sarılmayı sarılmayı

 

SEYYAH OLUP ŞU ALEMİ GEZERİM (Kul Himmet)

Seyah oldum şu alemi gezerim,

Bir dost bulamadım gün akşam oldu.

Kendi efkarımca okur yazarım,

Bir dost bulamadım, gün akşam oldu.

 

İki elim gitmez oldu yüzümden

Ah ettikçe yaşlar gelir gözümden,

Kusurumu gördüm kendi özümden.

Bir dost bulamadım gün akşam oldu.

 

Bozuk şu dünyanın temeli bozuk.

Tükendi danelar kalmadı azık,

Yazıktır şu geçen ömüre yazık.

Bir dost bulamadım gün akşam oldu.

 

Kul Himmet üstadım ummana dalam,

Gidenler gelmedi bir haber alam,

Abdal oldum şal giyindim bir zaman,

Bir dost bulamadım gün akşam oldu.

CEVİZİN YAPRAĞI DAL ARASINDA (Dinar)

 

Cevizin yaprağı dal arasında

Güzeli severler bağ arasında

Üç beş güzel bir araya gelmişler

Benim sevdiceğim yok arasında

 

Evlerinin önü zerdali dalı

Pencereden gördüm kınalı eli, o nazlı yari

Benim sevdiceğim domurcak gülü

Sensiz lokmaları yiyemez oldum, yutamaz oldum

Sensiz odalara giremez oldum, yatamaz oldum

 

Evlerinin önü bahçalık bağlık

Ne güzel işlemiş eline sağlık, koluna sağlık

Yar bana yollamış bir beyaz yağlık

Boynuna dolasın eylensin diye, aldansın diye

 

HEKİMOĞLU (Ordu/Korgan Çitlice Köyü, Hamdi Tanses)

Hekimoğlu derler benim aslıma

Aynalı martin yaptırdım da narinim kendi neslime

Evlerinin önü arpa sergisi

Hekimoğlu İbrahim de narinim ayva sarısı

Hekimoğlu İbrahim taştan bakıyor

Elindeki martini de narinim canlar yakıyor

Konaklar yaptırdım hurma dalından

İçin döşedemdim de narinim acem şalından

Konaklar yaptırdım mermer direkli

Hekimoğlu dediğin de narinim aslan yürekli

Konaklar yaptırdım döşedemedim

Ünye, Fatsa bir oldu da narinim başedemedim

Hekimoğlu derler bir ufak uşak

Bir omuzdan bir omuza da narinim on arma fişek

Bugün günlerden pazardır pazar

Çitlice muhtarı da narinim puşluklar düzer

Ünye, Fatsa arası ordu da kuruldu

Hekimoğlu İbrahim de narinim o da vuruldu

 

ÇÖKERTME (Muğla)

Çökertmeden çıktım da Halilim

Aman başım selamet

Bitez de yalısına varmadan Halilim

Aman koptu kıyamet

Arkıdeşim İbram Çavuş

Allahıma emanet

 

Burası da Asbat değil Halilim

Aman bitez yalısı

Yüreğime ateş saldı

Aman gurşun yarası

 

Gidelim gidelim de Halilim

Çökertmeye varalım

Golcular görürse Halilim

Nerelere gaçalım

Teslim olmayalım da Halilim

Aman gurşun saçalım

 

Burası da Asbat değil Halilim

Aman bitez yalısı

Yüreğime ateş saldı

Aman gurşun yarası

KAĞIZMANA ISMARLADIM (Erzurum)

Kağızman'a ısmarladım nar gele nar gele

Gümüş kemer ince bele dar gele dar gele vay

Dar gele dar gele vay

Dar gele dar gele vay

 

Baharda yayılır kuzu yan yana yan yana

Benim yarim inci takar gerdana gerdana vay

Gerdana gerdana vay

Gerdana gerdana vay

 

Benim yarim güzellerden bir dane bir dane

İçlerinde sarı saçlı güldane güldane vay

Güldane güldane vay

Güldane güldane vay

 

UYKUDAN UYANMIŞ (Erzurum, Emrah)

 

Uykudan uyanmış gözleri bir hoş

Dedim sarhoşmusan söyledi yoh yoh

Ağ elleri boğum boğum gınalı

Dedim yar bayram mı söyledi yoh yoh

 

Dedim kalem nedir dedi kaşımdır

Dedim inci nedir dedi dişimdir

Dedim onbeş nedir dedi yaşımdır

Dedim artık var mı söyledi yoh yoh

 

Dedim Erzurum nen dedi il'imdir

Dedim gider misen dedi yolumdur

Dedim Emrah nendir dedi kulumdur

Dedim satar mısan söyledi yoh yoh

 

GEMİCİLER (Trabzon)

Gemiciler kalkalum

Şu yelkeni takalum

Şişiripte yelkeni

Sırt üstüne yatalum

 

Kızılırmak başına

Şu ırgatı atalum

Tutalum baluk havyar

Keyfimize bakalum

 

Çekin uşaklar çekin

Hemen aldık ırgatı

Geliyor bir sert rüzgar

Vuralum iki katı

 

İsmail de burada

Hasan çıksın gördeğe

Uşaklar berde bende

Coştum arkadaş coştum

Biraz çalam kemençe

 

Kaptan attı ırgatı

Sen de tut ha bu katı

Gel girelum ırmağa

Esecek ha şu batı

 

Gemici uşakları

Deniz başımın tacı

Yoklayın şu ırmağı

İnşallah çıkar acı

 

ŞU KARŞI YAYLADA GÖÇ KATAR KATAR (Tercan, Pir Sultan Abdal)

Şu karşı yaylada göç katar katar

Bir güzel sevdası serimde tüter

Bu ayrılık bana ölümden beter

Geçti dost kervanı eyleme beni

 

Şu benim sevdiğim başta oturur

Bir güzelin derdi beni bitirir

Bu ayrılık bize zulum getirir

Geçti dost kervanı eyleme beni

 

Pir Sultan Abdalım kalkın aşalım

Aşıp yüce dağı engin düşelim

Çok nimetin yedik helallaşalım

Geçti dost kervanı eyleme beni

 

BENDEN SELAM OLSUN BOLU BEYİNE (Kastamonu, Köroğlu)

Hey hey efeler hey...

Benden selam olsun Bolu Beyine

Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır

At kişnemesinden, gargı sesinden

Dağlar seda verip seslenmelidir

 

Hey hey gene de hey hey...

Düşman geldi tabur tabur dizildi

Alnımıza kara yazı yazıldı

Tüfek icad oldu, mertlik bozuldu

Eğri kılıç kında paslanmalıdır.

 

Hey hey efeler hey...

KÖROĞLU düşer mi yine şanından?

Çıkarır çoğunu er meydanından

Kırat köpüğünden, düşman kanından

Çevrem dolup şalvar ıslanmalıdır.

 

TELGRAFIN TELLERİNE

Telgrafın tellerine

Kuşlar mı konar

Herkes sevdiğine de yavrum

Böyle mi yanar

 

Yanıma gel yanıma da

Yanı yanı başıma

Bu gençlikte neler geldi

Garip başıma

 

Telgrafın tellerini

Arşınlamalı

Yar üstüne yar seveni

Kurşunlamalı

 

Yanıma gel yanıma da

Yanı yanı başıma

Bu gençlikte neler geldi

Garip başıma

 

Telgrafın telleri de

Tel tel üstüne

Gel sarılıp yatalım

Kol kol üstüne

 

Yanıma gel yanıma da

Yanı yanı başıma

Bu gençlikte neler geldi

Garip başıma

 

Telgrafın telleri de

Semaya bakar

Senin o bakışların

Çok canlar yakar

 

Yanıma gel yanıma da

Yanı yanı başıma

Bu gençlikte neler geldi

Garip başıma

 

ÖTME BÜLBÜL ÖTME (Sivas, Pir Sultan Abdal)

Ötme bülbül ötme şer değil bağım

Yar senin elinden de ben yana yana

Tükendi fitilim eridi yağım

Yar senin elinden de ben yana yana

Ya dost ya dost ya dost

Deryadan bölünmüş de sellere döndüm

 

Deryadan bölünmüş sellere döndüm

Vakitsiz açılan güllere döndüm

Ateşi kararmış küllere döndüm

Yar senin elinden de ben yana yana

Ya dost ya dost ya dost

Haberim duyarsın da peyiklerinen

 

Haberim duyarsın peyiklerinen

Yarimi sarsınlar şehitlerinen

Kırk yıl dağda gezdim geyiklerinen

Yar senin elinden de ben yana yana

Ya dost ya dost ya dost

Deryadan bölünmüş de sellere döndüm

 

YÜKSEK YÜKSEK TEPELERE (Edirne)

Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar

Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler

Annesinin bir tanesini hor görmesinler

 

Uçan da kuşlara malum olsun

Ben annemi özledim

Hem annemi hem babamı

Ben köyümü özledim

 

Babamın bir atı olsa binse de gelse

Annemin yelkeni olsa uçsa da gelse

Kardeşlerim yolları bilse de gelse

 

Uçan da kuşlara malum olsun

Ben annemi özledim

Hem annemi hem babamı

Ben köyümü özledim

 

DOSTA GİDERİM (Sivas, Pir Sultan Abdal)

Karşıda görünen ne güzel yayla

Bir dem süremedim giderim böyle

Ela gözlü perim sen himmet eyle

Ben de bu yayladan Şah'a giderim

 

Eğer göğerüben bostan olursam

Şu halkın diline destan olursam

Kara toprak senden üstün olursam

Ben de bu yayladan Şah'a giderim

 

Bir bölük turnaya sökün dediler

Yürekteki derdi dökün dediler

Yayladan ötesi yakın dediler

Ben de bu yayladan Şah'a giderim

 

Dost elinden dolu içmiş gibiyim

Üstü kan köpüklü meşe seliyim

Ben bir yol oğluyum yol sefiliyim

Ben de bu yayladan Şah'a giderim

 

Alınmış abdestim aldırırlarsa

Kılınmış namazım kıldırırlarsa

Sizde Şah diyeni öldürürlerse

Ben de bu yayladan Şah'a giderim

 

Pir Sultan Abdal'ım dünya durulmaz

Gitti giden ömür geri durulmaz

Gözlerim de Şah yolundan ayrılmaz

Ben de bu yayladan Şah'a giderim

 

BİR CANDARMA GELİYOR (Bitlis)

Bir candarma geliyor lo

Kaymakam konağından

Fiske vursam kan damlar lo

O yarin yanağından

 

Haydi malım, haydi canım

Şinanay aslan yarim

 

Kurşun attım havaya lo

Dolana yar dolana

Ben burda ısrar eyledim..

Sen orda sallanmaya

 

Haydi malım, haydi canım

Şinanay aslan yarim

 

Zeytin yaprağı yeşil..

Altında kahve pişir

Ben sana mal olamam..

Var aklın başa devşir

 

Haydi malım, haydi canım

Şinanay aslan yarim,

 

SUNAM (Sivas, Pir Sultan Abdal)

Sahahtan cemalin seyran eyledim

Gönüller perişan elinden sunam

Nice bekliyeyim gurbet ellerde

Hiç bilir yok mudur halinden sunam

 

Sen seher yelisin gider gelmezsin

Gelirsen de bana baki kalmazsın

Seni uçuranlar baki kalmasın

Seni kim uçurdu gölünden sunam

 

Pir Sultan Abdal'ım cemalin güzel

Aradım bulamadım bir haber yazar

Şimdi senin ismin cenneti gezer

Kalma bizim için yolundan sunam

 

NİKSAR'IN FİDANLARI (Niksar)

Kalenin bedenleri yar yar yar yandım

Koyverin gidenleri ninanay canım ninanay nay

Koyverin gidenleri ninanay yarim de ninanay nay

İpek bürük sürünmüş yar yar yar yandım

Niksar'ın fidanları ninanay canım ninanay nay

Niksar'ın fidanları ninanay yarim de ninanay nay

 

Hoppa nina ninanay ninanay nay

Ninanay canım da ninanay nay

Hoppa nina ninanay ninanay nay

Ninanay yarim de ninanay nay

 

Kaleden iniyorum yar yar yar yandım

Çağırsan dönüyorum ninanay canım ninanay nay

Aşkından kibrit oldum yar yar yar yandım

Üfürsen yanıyorum ninanay canım ninanay nay

 

Hoppa nina ninanay ninanay nay

Ninanay canım da ninanay nay

Hoppa nina ninanay ninanay nay

Ninanay yarim de ninanay nay

 

Entarisi aktandır yar yar yar yandım

Ne gelirse haktandır ninanay canım ninanay nay

Benzimin sarılığı yar yar yar yandım

Yare ağlamaktandır ninanay canım ninanay nay

 

Hoppa nina ninanay ninanay nay

Ninanay canım da ninanay nay

Hoppa nina ninanay ninanay nay

Ninanay yarim de ninanay nay

 

SİVAS ELLERİNDE SAZIM ÇALINIR (Sivas, Pir Sultan Abdal)

Sivas ellerinde sazım çalınır

Çamlıbeller bölük bölük bölünür

Yardan ayrı düştüm bağrım delinir

Katip arzuhalim yaz (Şah'a) yare böyle

 

Kul olayım kalem tutan ellere

Katip arzuhalım Şah'a böyle yaz

Şekerler ezeyim şirin dillere

Katip arzuhalim yare böyle yaz

 

Pir Sultan Abdal'ım ey Hızır Paşa

Yazılan gelirmiş sağ olan başa

Bizi hasret koydun kavim kardaşa

Katip arzuhalim Şah'a böyle yaz.

 

MEHRİBAN (Kars)

Bahçelere geldi bahar

Yeşil halı serdi bahar

Gel dedim, gelmedi yar

 

Meni yada salsana yar

Şu halimi sorsana yar

A ceylan sevdiğim

Mehriban sevdiğim

Sırrımı bilmedin

Bilmedin yar

 

Bahçelerde güllü çiçek

Güllü çemen, güllü çiçek

Gül dedim gülmedin yar

 

Meni yada salsana yar

Şu halimi sorsana yar

A ceylan sevdiğim

Mehriban sevdiğim

Sırrımı bilmedin

Bilmedin yar

 

Şirin şirin sözle meni

Özüm dedim, özle meni

Gözledim, gelmedin yar

 

Meni yada salsana yar

Şu halimi sorsana yar

A ceylan sevdiğim

Mehriban sevdiğim

Sırrımı bilmedin

Bilmedin yar

 

SEHERDE BİR BAĞA GİRDİM (Erzincan, Teslim Abdal)

Seherde bir bağa girdim

Ne bağ duydu ne bağbancı

El sundum güllerin derdim

Ne bağ duydu ne bağbancı

 

Bağın kapısını açtım

Sayın ki cennete düştüm

Yar ile tenha buluştum

Ne bağ duydu ne bağbancı
 

Seherin bülbülü öttü

Öttü de murada yetti

Teslim Abdal yükün tuttu

Ne bağ duydu ne bağbancı

 

ÜNYE'DEN ÇIKTIM (Ünye, Hamdi Tanses)

Ünye'den çıktım başım selamet

Ceviz deresinde koptu gıyamet

Gadın gız gardaşım sana emanet

Ağla anam ağla sen bana ağla

Çifte doktor getir yaremi bağla

 

Yedi garış gelir arkamın eni

Genç yaşımda gabre koydular beni

Anneciğim bana söylesin nenni

Ağla anam ağla sen bana ağla

Çifte doktor getir yaremi bağla

 

Martinim duvarda asılı kaldı

Elbisem sandukta basılı kaldı

Gadın gız gardaşım Fatsa'da kaldı

Ağla anam ağla sen bana ağla

Çifte doktor getir yaremi bağla

 

KEKLİK (Silifke)

Yar yar... Nerden gelirsin Silifke Kalesinden

Ne gezersin, açlık belasından

Nerde yattın, beyin konağında

Ne varıdı kupkuru yerde hey...

Kekliğim hey...

 

Kekliği düz ovada avlayalım

Kanadını çam dalına bağlayalım.

 

Yar yar... Buyurun arkadaşlar davetim var benim

Herkes kesesinden yesin, içsin, saltanatım var benim

Aslı yok yaylasında bin beş yüz koyunum var benim hey...

Kekliğim hey...

 

Kekliği düz ovada avlayalım

Kanadını çam dalına bağlayalım.

 

HIZIR PAŞA (Sivas, Pir Sultan Abdal)

Hızır Paşa bizi berdar etmeden

Açılın kapılar Şah'a gidelim

Siyaset günleri gelip yetmeden

Açılın kapılar Şah'a gidelim

 

Her nereye gitsem yolum dumandır

Bizi böyle kılan ahdü amandır

Zincir boynum sıktı hali zamandır

Açılın kapılar Şah'a gidelim

 

Çıkarım bakarım kale başına

Mümin müslümanlar gider işine

Bir ben mi düşmüşüm can telaşına

Açılın kapılar Şah'a gidelim

 

Pir Sultan'ım eyder mürvetli Şahım

Yaram baş verdi sızlar ciğergahım

Arşa direk direk olmuştur ahım

Açılın kapılar Şah'a gidelim

 

ŞU KANLI ZALİMİN (Sivas, Pir Sultan Abdal)

Şu kanlı zalimin ettiği işler

Garip bülbül gibi yaralar beni

Yağmur gibi yağar başıma taşlar

Dost'un bir fiskesi yaralar beni

 

Dar günümde dost düşmanım belli oldu

On derdim var ise şimdi elli oldu

Ecel fermanı boynuma takıldı

Gerek asa gerek vuralar beni

 

Pir Sultan Abdal'ım can göğe ağmaz

Hak'dan emrolmazsa ırahmet yağmaz

Şu illerin taşı hiç bana değmez

İlle dostun gülü yaralar beni

 

OLAM BOYUN GURBANI (Kars)

Olam boyun Gurbanı

Sensiz dağlar ceylanı

Gara gaşın gözlerin

Budur aşkın fermanı

 

Hey

Öldürme meni...

Sevmişem seni

Guş diline gurban

İnce beline heyran

Şeker Lebine doymam

Vay benim meralım

 

İncidir dişin senin

Hoşdur gülüşün senin

Aşkından ölürem men

Yok mu insafın senin

 

Hey

Öldürme meni...

Sevmişem seni

Guş diline gurban

İnce beline heyran

Şeker Lebine doymam

Vay benim meralım

 

Kekliğin gözü ela

Başıma açtı bela

Yiğit ona demişem

Sevdiğini tez bağla

 

Hey

Öldürme meni...

Sevmişem seni

Guş diline gurban

İnce beline heyran

Şeker Lebine doymam

Vay benim meralım

 

GURBET ELDE (Erzincan, Pir Sultan Abdal)

Gurbet elde bir hal geldi başıma... geldi başıma

Ağlama gözlerim Mevla kerimdir... Mevla kerimdir

Derman arar iken derde düş oldum

Ağlama gözlerim Mevla kerimdir... Mevla kerimdir

 

Huma kuşu yere düştü ölmedi... düştü ölmedi

Dünya Sultan Süleyman'a kalmadı

Dedim yare gidem nasip olmadı

Ağlama gözlerim ağlama... Mevla kerimdir

 

Kağıda yazarlar ufak yazılar... ufak yazılar

Anasız olur mu körpe kuzular

Yürek yarelidir, ciğer sızılar

Ağlama gözlerim Mevla kerimdir... Mevla kerimdir

 

Pir Sultan Abdal'ım böyle buyurdu

Ayrılık donların biçti, giyirdi

Ben ayrılmaz idim, felek ayırdı

Ağlama gözlerim Mevla kerimdir... Mevla kerimdir

 

BURÇAK TARLASI (Tokat)

Sabahtan kalktım da ezan sesi var

Ezan da sesi değil yavrum burçak yası var

Sorun şu muhtarın kaç tarlası var

 

Amanın da kızlar ne zorumuş burçak yolması

Burçak tarlasına yar yar gelin olması

 

Sabahtan kalktım da südü pişirdim

Südün de kaymağını yar yar yere taşırdım

Burçak tarlasında aklım şaşırdım

 

Amanın da kızlar ne zorumuş burçak yolması

Burçak tarlasına yar yar gelin olması

 

Kolumu salladım değdi tikene

İnkisar ederim yar yar burçak ekene

İlahi kaynana ömrün tükene

 

Amanın da kızlar ne zorumuş burçak yolması

Burçak tarlasına yar yar gelin olması

 

YİĞİTLER SİLKİNİP ATA BİNENDE (Sivas, Köroğlu)

Yiğitler silkinip ata binince

Derelerde bozkurtlara ün olur

Yiğit olan döne döne döğüşür

Kötüler kavgadan kaçar hun olur

 

Bir yiğit cidasın almış eline

Serini koymuştur yiğit yoluna

Kalkan paralana zırhlar deline

Kanlı gömlek koç yiğide don olur

 

Bir yiğit cidasını almış atıyor

Ağ elleri kızıl kana batıyor

Bir kötü kavgadan dönmüş kaçıyor

Kaçma kötü kaçma şimdi dön olur

 

ERENLER CEMİNE (Tercan, Ali Ekber Çiçek)

Erenler cemine her can giremez

İnsanı kamile kul olmayınca

Her mürşidim diyen Mürşid olamaz

Adep ile erkan yol olmayınca

 

Arama ırakta vardır yakını

Gerçek olan talip, bulur hakkını

Yükletemezler sana yolun yükünü

Bükülüp hametin dal olmayınca

 

BİR ÇİFT DURNA GÖRDÜM (Yozgat)

Bir çift turna gördüm durur dallarda

Seversen Mevla'yı galma yollarda

Sizi bekleyen var bizim ellerde

Bizim ele doğru gidin turnalar

 

Turnam dertli öttün derdimi deştin

Pençe vurup yarem üstünü açtın

Eşinden mi ayrıldın yolun mu şaştın

Bizim ele doğru gidin turnalar

 

EŞREFOĞLU (Ankara, Kul Hasan Dede)

Eşrefoğlu al haberi

Bahçe biziz gül bizdedir

Biz de Mevlana'nın kuluyuz

Yetmiş iki dil bizdedir

 

Erlik midir eri yormak

Uzak yoldan haber sormak

Cenetteki ol dört ırmak

Coşkun akan sel bizdedir

 

Arı vardır uçup gezer

Teni tenden seçip gezer

Canan bizden kaçıp gezer

Arı biziz bal bizdedir

 

Biz erenler gerçeğiyiz

Has bahçenin çiçeğiyiz

Hacı Bektaş köçeğiyiz

Edep erkan yol bizdedir

 

Kuldur Hasan Dedem kuldur

Manayı söyleten dildir

Elif Hak'ka doğru yoldur

Cim arasan dal bizdedir

 

KADİFEDEN KESESİ (İstanbul)

Kadifeden kesesi

Kahveden gelir sesi

Oturmuş kumar oynar

Ciğerimin, ah ciğerimin köşesi.

 

Haydi yallah, Beyoğlu'na yolla

Aman yallah, Beyoğlu'na yolla

Yolla yolla yar yolla.

 

Kadife yastığım yok

Odana bastığım yok

Kitaba el basarım

Senden başka, senden başka dostum yok.

 

Haydi yallah, Beyoğlu'na yolla

Aman yallah, Beyoğlu'na yolla

Yolla yolla yar yolla.

 

Kadifeden yeleğim

Seni sevdim meleğim

Biraz da sen beni sev

Rahat etsin, rahat etsin yüreğim.

 

Haydi yallah, Beyoğlu'na yolla

Aman yallah, Beyoğlu'na yolla

Yolla yolla yar yolla.

 

SİLİFKE'NİN YOĞURDU (Silifke)

Silifkenin yoğurdu

Ah seni kimler doğurdu

Seni doğuran ana

Bal ilen mi yoğurdu

 

Beşşiği çamdan

Ah yuvarlanır damdan

Anası da pilav pişirir,

Oğlu da durmaz aşırır.

 

Kale kaleye bakar

Ah kaleden sular akar

Delikanlı dururken

İhtiyara kim bakar?

 

Beşşiği çamdan

Ah yuvarlanır damdan

Anası da pilav pişirir,

Oğlu da durmaz aşırır.

 

Bağa girdim üzüme

Ah çıbık battı dizime

Çıbık seni keserim

Yar göründü gözüme

 

Beşşiği çamdan

Ah yuvarlanır damdan

Anası da pilav pişirir,

Oğlu da durmaz aşırır.

 

ANTALYA'NIN MOR ÜZÜMÜ (Antalya)

Antalya'nın mor üzümü

Severler boyu uzunu a leylim

İmamın küçük kızını

Sarsam ne zaman ne zaman

Sevsem ne zaman ne zaman

 

Saran kollar yorulur mu bir zaman

Seven kollar yorulur mu bir zaman

 

Antalya'nın kuyuları

Çayır çimen kıyıları a leylim

Avdan gelir dayıları

Sarsam ne zaman ne zaman

Sevsem ne zaman ne zaman

 

Saran kollar yorulur mu bir zaman

Seven kollar yorulur mu bir zaman

 

Antalya'nın altı bakır

Atlar gelir şakır şakır a leylim

Sevdiğimin gözü çakır

Sarsam ne zaman ne zaman

Sevsem ne zaman ne zaman

 

Saran kollar yorulur mu bir zaman

Seven kollar yorulur mu bir zaman

 

SELAM OLSUN (Sivas, Yunus Emre)

Bu dünyadan gider olduk

Kalanlara selam olsun

Bizim için hayır dua

Kılanlara selam olsun

 

Sela verin kastımıza

Gider olduk dostumuza

Namaz için üstümüze

Duranlara selam olsun

 

Ecel büke belimizi

Söyletmiye dilimizi

Hasta iken halimizi

Soranlara selam olsun

 

Eceli gelenler gider

Hepsi gelmez yola gider

Bizim halimizden haber

Soranlara selam olsun

 

Tenim ortaya açıla

Yakasız gömlek biçile

Bizi bir asan vechile

Yuyanlara selam olsun

 

Derviş Yunus söyler sözün

Yaş doludur iki gözün

Bilmiyen ne bilsin bizi

Bilenlere selam olsun

 

OY MİRALAY MİRALAY (Giresun)

Oy miralay miralay

Askerin alay alay

Al kızları askere

Askerlik olsun kolay

 

Ben başıma koyamam

Miralayın fesini

İşittikçe duramam

Nazlı yarin sesini

 

Ustam nasıl kondurdun

Taş başına binayı

Zindan ettin başıma

Ha bu yalan dünyayı

 

KARA TOPRAK (Sivas, Aşık Veysel)

Dost dost diye nicesine sarıldım

Benim sadık yarim kara topraktır.

Beyhude dolandım, boşa yoruldum

Benim sadık yarim kara topraktır.

 

Nice güzellere bağlandım kaldım

Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum

Her türlü istediğim topraktan aldım

Benim sadık yarim kara topraktır.

 

Koyun verdi, kuzu verdi, süt verdi

Yemek verdi, ekmek verdi, et verdi

Kazma ile dövmeyince kıt verdi

Benim sadık yarim kara topraktır

 

Adem'den bu deme neslim getirdi

Bana türlü türlü meyve bitirdi

Her gün beni tepesinde götürdü

Benim sadık yarim kara topraktır.

 

Karnın yardım kazmayınan, belinen

Yüzün yırttım tırnağınan, elinen

Yine beni karşıladı gülünen

Benim sadık yarim kara topraktır

 

İşkence yaptıkça bana gülerdi

Bunda yalan yoktur herkes de gördü

Bir çekirdek verdim, dört bostan verdi

Benim sadık yarim kara topraktır.

 

Havaya bakarsam hava alırım

Toprağa bakarsam dua alırım

Topraktan ayrılsam nerde kalırım

Benim sadık yarim kara topraktır.

 

Bir dileğin varsa iste Allah'tan

Almak için uzak gitme topraktan

Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan

Benim sadık yarim kara topraktır.

 

Hakikat istersen açık bir nokta

Allah kula yakın, kul da Allah'a

Hakkın gizli hazinesi toprakta

Benim sadık yarim kara topraktır.

 

Bütün kusurumu toprak gizliyor

Melhem çalıp yaralarım düzlüyor

Kolun açmış yollarımı gözlüyor

Benim sadık yarim kara topraktır.

 

Her kim ki olursa bu sırra mazhar

Dünyaya bırakır ölmez bir eser

Gün gelir Veysel'i bağrına basar

Benim sadık yarim kara topraktır.

ÇAYDA ÇIRA (Elazığ)

Çayda çıra yanıyor.

(Hanım nanay kız nanay

Nanay güzelim nanay

Nanay sevdiğim nanay)

 

Ela göz uyanıyor

(Hanım nanay kız nanay

Nanay güzelim nanay

Nanay sevdiğim nanay)

 

Fitil çifte yara bir

(Hanım nanay kız nanay

Nanay güzelim nanay

Nanay sevdiğim nanay)

 

Yürek mi dayanıyor

(Hanım nanay kız nanay

Nanay güzelim nanay

Nanay sevdiğim nanay)

 

Buralarda gülüm yok

(Hanım nanay kız nanay

Nanay güzelim nanay

Nanay sevdiğim nanay)

 

Söylemeye dilim yok

(Hanım nanay kız nanay

Nanay güzelim nanay

Nanay sevdiğim nanay)

 

Geceler uykum yok

(Hanım nanay kız nanay

Nanay güzelim nanay

Nanay sevdiğim nanay)

 

Gündüzün kararım yok

(Hanım nanay kız nanay

Nanay güzelim nanay

Nanay sevdiğim nanay)

 

UYUR İKEN UYARDILAR (Sivas, Pir Sultan Abdal)

Uyur iken uyardılar

Diriye saydılır bizi

Koyun olduk ses anladık

Sürüye saydılar bizi

 

Halımızı hal eyledik

Yolumuzu yol eyledik

Her çiçekten bal eyledik

Arıya saydılar bizi

 

Pir Sultan Abdalım şurda

Çok keramet var insanda

Ol cihanda bu cihanda

Veliye saydılar bizi

 

KIRMIZI GÜL (Erzurum)

Kırmızı gül demet demet

Sevda değil bir alamet

Balam nenni yavrum nenni

Gitti gelmez ol muhannet

 

Şol revanda balam kaldı

Yavrum kaldı balam nenni

 

Kırmızı gül her dem olmaz

Yaralara merhem olmaz

Balam nenni yavrum nenni

Ol tabibten derman gelmez

 

Şol revanda balam kaldı

Yavrum kaldı balam nenni

 

Kırmızı gülün hazeli

Ağaçlar döker gazeli

Balam nenni yavrum nenni

Kara yağızın güzeli

 

GÜL BUDANMIŞ (Semah, Hatay, Öksüz Dede)

Gül budanmış dal dal olmuş

Menevşesi al al olmuş

Siyah zülfün tel tel olmuş yar yar

Siyah zülfün tel tel olmuş

Biz bu yerlerden gideli

Gurbet ellere düşeli vay

 

Gül karanfile karışmış

Küskünler de hep barışmış

Taze goncalar yetişmiş

Biz bu yerlerden gideli

 

Lale sümbüller açılmış

Seven sevene karışmış

Hasret olanlar kavuşmuş

Biz bu yerlerden gideli

 

Nergisle çiğdem serpilmiş

Yola güzeller dökülmüş

Ergenler birbirini seçmiş

 

Öksüz Dede der bu sözü

Hakka çevirmiştir özü

Öldü zannettiler bizi

Biz bu yerlerden gideli

 

DİDEBAN ÜSTÜNDEYİM (Bitlis)

Dideban üstündeyim Loy loy loy loy loy balım

Dal boyun kastındayım Loy loy loy loy loy balım

Erenler dua edin Loy loy loy loy loy balım

Ben murat üstündeyim Loy loy loy loy loy balım

img

Türkü Sever

Türkü seven herkes Pal Doğa'da

Yorumlar

neşet ertaş
paldoga